Türkiye’de bağlantıyı kesme hakkı uygulanabilir mi?
İşçilerin haklarını korumak ve daha sağlıklı bir iş-yaşam dengesini teşvik etmek amacıyla Avustralya, çalışanlara, cezalarla karşılaşmadan çalışma saatleri dışında patronlarından gelen çağrıları ve mesajları görmezden gelme hakkı veren çığır açıcı bir yasa çıkarmaya hazırlanıyor.
Federal hükümet tarafından önerilen daha büyük bir yasa tasarısının parçası olan bu ‘bağlantıyı kesme hakkı’ hükmü, ödenmeyen fazla mesaiyi azaltmayı ve iş ile kişisel zaman arasındaki sınırları yeniden tesis etmeyi amaçlıyor.
Portekiz, Fransa ve İspanya da dahil olmak üzere Avrupa Birliği genelindeki ülkelerdeki düzenlemelere benzer şekilde bu girişim, sürekli bağlantıda olmanın çalışanların refahı üzerindeki olumsuz etkilerine değinme ihtiyacının artan küresel kabulünü yansıtıyor.
Senatörlerin çoğunluğunun yasayı desteklediğini ifade etmesiyle yasanın yakın zamanda parlamentoya sunulması bekleniyor. Başbakan Anthony Albanese bireylerden 7/24 ulaşılabilir olmalarının beklenmemesi gerektiğini belirterek bu yasa tasarısını destekliyor. Tasarıya yönelik yaygın desteğe rağmen, bazı politikacılar, işveren grupları ve şirket liderleri, bunun esnek çalışma düzenlemelerini engelleyebileceği ve rekabet gücünü etkileyebileceği yönündeki endişelerini dile getiriyor. Ancak tasarıyı savunanlar, bağlantıyı kesme hakkının katı çalışma yapılarına bir gerileme değil, esnek çalışma düzenlemelerinin artan yaygınlığına yönelik gerekli bir düzenleme olduğunu dile getiriyorlar. Sınırlar oluşturmanın önemine değiniyorlar. Yasa kamuoyu tarafından büyük ölçüde olumlu karşılanıyor. Birçok Avustralyalı, kişisel zamanlarını geri kazanma fırsatını memnuniyetle karşılıyor.
Uygulama tükenmişliğin panzehiri olabilir mi?
İş yerindeki tükenmişlikle yorgunluk hissi, performansta düşüş yaşanıyor. Çalışanlar fiziki olarak ofisten ayrılıyor ama işlerinden ayrılmıyorlar. İşverenlerin çalışanlarının emrinde ve çağrısında hazır bulunmasını beklemeye yönelik yaygın eğilimi, organizasyon içindeki tükenmişlik oranlarını etkileyen stres seviyelerini artırıyor. Küresel ve yerel pazardaki aksaklıklar nedeniyle daha da kötüleşen çalışan tükenmişliğinin 2024’te herhangi bir azalma belirtisi göstermesi beklenmiyor. Bu bilgiler ışığında, Avustralya’da bağlantıyı kesme hakkının bir panzehir görevi görebileceği üzerinde duruluyor.
Tükenmişliğin mesleki hastalık vakalarının kayda değer bir yüzdesini oluşturduğu ve çalışanların odaklanmasını ve üretkenliğini etkilediği göz önüne alındığında, çalışma saatleri dışında işle ilgili iletişim etrafında sınırlar oluşturmak, tükenmişlik riskini azaltabilir ve işgücünün genel refahını artırabilir.
Çalışanlar ne diyor?
Çalışanlar kendileriyle mesai saatleri dışında iletişim kurulduğunu belirtirken, patronlarının kendileriyle çalışma saatleri dışında çok kez iletişime geçtiğini belirtiyor, iş sonrası aramaların daha fazla iş yapmaya yol açtığına değiniyor. Telefon görüşmelerini mesai saatleri dışında bir çalışanla iletişim kurmanın “en uygunsuz yolu” olarak değerlendirebiliyor. E-postaların çalışma saatleri dışında en kabul edilebilir iletişim şekli olduğunu vurguluyor. Ayrıca, mesai saatleri dışında iletişimin yalnızca işle ilgili acil bir durum olduğunda kabul edilebileceğini söylüyor.
Türkiye’de uygulanabilir mi?
Türk iş dünyasının bu konuda kat edecek yolu bulunuyor. Mesai saatleri dışında ‘bağlantıyı kesme hakkı’ hakkında konuşmaya başlamadan önce iş-hayat entegrasyonu ve iş-hayat sınırları hakkında ciddi bir konuşmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu ekonominin doğası gereği, eğer iş-yaşam dengesi girişimleri başlatılırsa çoğu işletmenin güçlü kültürel ve ekonomik engellerle karşı karşıya kalabileceğini söyleyebilirim. Hem işverenler hem de çalışanlar olarak kolektif olarak bağlantıyı kesmeye hazır mıyız? Bence değiliz… İşverenlerin gelişen iş kültürü beklentilerini karşılamak için bakış açılarını, yaklaşımlarını ve iş akışlarını nasıl uyarlayacaklarını zaman gösterecek.