Pandemi sonrası iş hayatında karma çalışma modelleri benimsenecek
EY Türkiye’nin Çalışma Dünyasının Geleceği: COVID-19 ve Yeni Normal raporuna göre; uzaktan çalışma modelinin çalışma dünyasında hızla yaygınlaşması uzun vadede yenilikçi çalışma modellerinin temellerini oluşturan bir unsur oldu. Çalışanların %54’ü COVID-19 dönemi sonrasında sürekli ofiste çalışmaya dönmek istemiyor. Öğrencilerin %73’ü, iş hayatına adım attıklarında hem ofis hem uzaktan çalışmayı içeren karma bir çalışma modeli tercih ettiklerini belirtiyor
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı Gökhan Gümüşlü rapor sonuçlarıyla ilgili olarak, “Uzun vadede teknolojinin hâkim olduğu yeni bir çalışma dünyası bizleri bekliyor. Bu bağlamda, iş sürekliliği sağlamak ve yeni normale adapte olmak adına kurumların bazı aksiyonlar almaları bir tercihten öte artık bir zorunluluk” dedi
Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young), pandeminin çalışma hayatına etkilerini incelediği Çalışma Dünyasının Geleceği: COVID-19 ve Yeni Normal adlı raporunun sonuçlarını açıkladı. EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölümü tarafından hazırlanan raporda; COVID-19 krizi ile birlikte çalışma modelinde yaşanan zorunlu değişimler, işe geri dönüş süreci ve COVID-19’un çalışma dünyası üzerindeki uzun vadeli etkileri mercek altına alınıyor. Çalışan, işveren, yatırımcı ve öğrenci olmak üzere 300 katılımcı ile gerçekleştirilen anket sonucu oluşturulan rapor iş dünyasındaki dönüşüme ışık tutuyor.
Pandemi sonrası ofise dönüş konusunda fikir birliği yok
Rapora göre; uzaktan çalışma modelinin çalışma dünyasında hızla yaygınlaşması uzun vadede yenilikçi çalışma modellerinin temellerini oluşturan bir unsur oldu. Anket kapsamında çalışanlara COVID-19 dönemi sonrasında sürekli ofiste çalışmaya dönmek isteyip istemediklerini sorulduğunda, %54’ünün olumsuz yanıt verdiği görülüyor. Müdürler ve üst düzey yöneticiler tarafından verilen yanıtlara bakıldığında ise katılımcıların %53’ünün krizden sonra ofiste çalışmayı tercih edeceğini belirtiyor. Yönetsel seviyeler arasındaki bu fikir ayrılığı bir yandan kuşaklar arası beklenti farkını ortaya koyarken diğer yandan da COVID-19 dönemi sonrası çalışma dünyasının geleceğine ilişkin belirsizliklerin bir göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Buna karşın farklı ihtiyaçlardan dolayı ofise gitmeyi bir ihtiyaç olarak gören çalışanların ofiste çalışmayı istemelerinin temel sebepleri arasında sosyal kalmak (%29), ofiste daha iyi çalışma kaynaklarına erişim (%24) ve meslektaşlarla daha iyi iş birliği (%23) gibi unsurlar yer alıyor. Y ve Z kuşağından oluşan öğrenci katılımcıların iş hayatından temel beklentileri arasında da esnek çalışma modeli başta geliyor. Katılımcıların %73’ü, iş hayatına adım attıklarında hem ofis hem uzaktan çalışmayı içeren karma bir çalışma modeli tercih ettiklerini belirtiyor.
COVID-19 dönemi ve dijitalleşme öğrencilerin kariyer planlarını değiştirdi
COVID-19 pandemisi yatırımcılar, işverenler ve çalışanların planlarını baştan yazmalarına neden olmasının yanında öğrencilerin de gelecek planlarını büyük ölçüde etkiledi. Öğrencilerin %63’ü COVID-19 dönemi ve dijitalleşmedeki hızlanmanın kariyer planlamalarında değişikliğe neden olduğunu belirtiyor. Bunun başlıca nedenleri arasında COVID-19 döneminde ve sonrasında değişen müşteri talepleri nedeniyle belirli sektörlerin gelişmesi veya küçülmesi (%54) ve gelişen yeni teknolojiler (%52) yer alıyor.
Uzaktan çalışma üretkenliği artırdı ancak yalnızlaştırdı
Çalışanların yarısı uzaktan çalışma döneminde, COVID-19 öncesi döneme kıyasla üretkenliklerinin artığını belirtiyor. Bu rakam, müdür ve üst düzey yöneticiler için %60’a kadar çıkıyor. Buna karşın, uzaktan çalışmanın getirdiği bazı zorluklar olduğu da anket sonucu ortaya çıkıyor. Bunların başında evde çalışılan sürede artan yalnızlık duygusu ve insan ilişkilerinin zayıfladığı düşüncesi geliyor (%41). Bu modelin bir diğer zorluğu ise evdeki alan yetersizliği nedeniyle iş ve özel alan arasında farklılık bulunmaması (%41). Katılımcıların %37’si ise uzaktan çalışmanın herhangi bir zorluk teşkil ettiğini düşünmüyor. Bu düşünce, özellikle Y kuşağına ait katılımcılarda daha baskın (%40).
Çalışanlar COVID-19 sonrası kısıtlı derecede iş seyahati yapmak istiyor
Yurtiçi ve yurtdışı seyahat yasakları kaldırıldıkça, eski etkileşim şekillerine dönülüp dönülmeyeceği kurumlar için henüz hâlâ tartışma konusu. Bu bağlamda çalışanların yarısından fazlası (%55) COVID-19 sonrasında kısıtlı derecede iş amaçlı seyahat yapmak istediğini belirtiyor. COVID-19 öncesi dönemde çalışanların %18’i ‘genelde’ iş seyahati yaptığını belirten, kriz sonrasında bu sıklıkta seyahat etmek isteyen kişiler yalnızca %3’lük bir kesim. Olası iş seyahatlerinin sebeplerine ilişkin olarak çalışanların çoğunluğu, etkinlik ve eğitim gibi nedenlerden dolayı seyahat etmek istediğini belirtiyor. Çalışanların %20’si ise kurumlarının sıfır seyahat politikası izlemesi gerektiği düşünüyor.
Yeni normale uyumda dijital dönüşümün boyutu tartışılıyor
Teknoloji yalnızca krizin kısa vadede etkileri ile başa çıkmak için değil, uzun vadede yeni normale uyum sağlamak için gerekli bir faktör olarak öne çıkıyor. Müdür ve üst düzey yöneticilerin %61’i gelecekte kurumlarının mevcut dijital araçlarını ve teknolojisini geliştirmek için orta seviyede değişikliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Olası değişiklikler arasında, çalışanların %55’i COVID-19 sonrasında kurumlarının uzaktan çalışmayı basitleştirmeye yönelik aksiyonlar almasını isterken, %48’lik bir kesim, iş gücü planlaması için yeni araçların geliştirilmesi talep ediyor. İşverenler tarafında ise %59’luk bir kesim, çalışanların mevcut durumda kullanmakta olduğu teknolojilerde ve araçlarda bir değişiklik yapmayı düşünmüyor. Teknolojik altyapıya ilişkin bu fikir ayrılığı gelecekte dijital dönüşümün boyutu hakkında soru işaretleri yaratıyor.
Çalışanlar becerilerini geliştirmeye yönelik eğitim talep ediyor
Gelişen teknolojiler ve çalışma dünyasının her geçen gün daha da içine giren dijital dönüşüm, çalışanlar için yeni yetkinlik ihtiyacını de beraberinde getirdi. Çalışanların %59’u uzaktan çalışma ve çevrimiçi toplantı becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimlerin yürütülmesini isterken, %58’lik bir kesim çevrimiçi eğitim ve gelişim platformlarının yaygınlaştırılmasını talep ediyor. Y kuşağına ait çalışanların %25’i gelecek öğrenme ve yetenek gelişimi planlamalarını büyük ölçüde, %49’u da orta derecede değiştirdiğinin altını çiziyor
Geleceğin yetkinlikleri: Veri analitiği uygulamaları, tasarım odaklı düşünme, bulut teknolojileri
Çalışma dünyasının gelecek oyuncuları olan öğrencilerin %64’ü, dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin daha verimli ve etkin bir çalışma dünyasına katkı sağlayacağı düşüncesinde. Öğrencilerin %66’sı dijitalleşme ile birlikte çalışanların yeni yetkinlik ihtiyacının artacağını düşünüyor. Bu bağlamda, öğrencilerin geleceğe yatırım yapmak adına edinmek istedikleri yetkinliklerin en başında veri analitiği ve uygulamaları (%39), tasarım odaklı düşünme (%28) ve bulut teknolojileri (%19) gibi dijital yetkinlikler yer alıyor.
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı Gökhan Gümüşlü rapor sonuçları ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Uzun vadede teknolojinin hâkim olduğu yeni bir çalışma dünyası bizleri bekliyor. Bu bağlamda, iş sürekliliği sağlamak ve yeni normale adapte olmak adına kurumların bazı aksiyonlar almaları bir tercihten öte artık bir zorunluluk. Organizasyon şemasının yeniden şekillendirilmesi, artan esneklik ve uzaktan erişime dayalı yeni roller ve süreçler geliştirilmesi, kurumların gündeminde olması gereken unsurlar olarak öne çıkıyor.
Kurumların yeni normale adaptasyon döneminde ofislere dönüşe geçmesiyle geleneksel çalışma yöntemlerinden sıyrılmak zorunda kaldığını görüyoruz. COVID-19 öncesi çalışma düzeninin izlerini taşıyan bu sürecin birçok yeniliği de beraberinde getirdiği söylenebilir. Zira uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla beraber uzun vadede tam zamanlı olarak ofiste çalışma konusu soru işaretleri yaratıyor. Özellikle genç nesilde artan esneklik arayışı, kurumları çalışanlarına ofisten ve uzaktan çalışmayı kapsayan karma çalışma modelleri sunmaya teşvik ediyor. Ayrıca, bu modellerin uzun vadeli olarak uygulanabilmesi için bu çalışma modellerine uygun ödüllendirme, yan haklar, teknoloji gibi destekleyici unsurların da şirketler tarafından sağlanması bekleniyor.”
Kriz döneminde pozitif etkilenen sektörler uzun vadede de pozitif eğilim gösterecek
Raporda COVID-19 krizi ve beraberinde gelen belirsizlik ortamının tüm sektörleri farklı şekillerde etkilediği belirtiliyor. Anket sonuçlarına göre; teknoloji, perakende ve telekomünikasyon sektörleri yatırımcılar tarafından en olumlu etkilenen sektörler olarak değerlendirilirken, petrol ve gaz, otomotiv, enerji ve altyapı ile medya ve eğlence sektörleri ise en olumsuz etkilenenler olarak öne çıkıyor. Krizin sektörler üzerindeki etkilerinin uzun dönemde devam etmesi bekleniyor. Ankete katılan yatırımcıların %50’si kriz döneminde pozitif etkilenen sektörlerin uzun vadede de pozitif eğilim göstereceğini düşünüyor. En çok yatırım yapılan sektörlere bakıldığında, perakende (%55) ve teknoloji (%45) sektörleri başı çekiyor.