Mülakatta özel sorular

1,792

Merhaba,

İşe alım. Zor bir süreçtir. Masanın arkasında oturan içinde aday içinde zor bir süreç. İşsizlik oranının çift haneli olduğu ülkemizde dönemsel çalışanları, gizli işsizleri ve işinden memnun olmayanları katarsak sanırım üç haneliye yakın bir rakama ulaşabiliriz. İşe alım süreçlerinde etik değerlere bağlı kalmak önemlidir. Peki bu etik nedir?

Employer Brand Academy Türkçe Sertifika Programı

Etik kelimesi Antik Yunanca’daki “ethikos” kelimesinden gelir. Ethikos kelimesinin kökeni ise “alışkanlık, örf, adet” anlamına gelen “ethos” kelimesidir. Etik bilimi iyi ve kötü, doğru ve yanlış, erdem ve ahlaksızlık, adalet ve ceza gibi kavramları açıklayarak insan ahlakının sorularına çözümler arar. (*)

En basit anlamda ilan açarken

  • Cinsiyet belirtmemek,
  • Yaş aralığı belirtmemek,
  • Irkçı, ayrımcı, işin doğasına aykırı özel kriterler belirtmemek,

Etik değerler önemlidir çünkü ikilem yaşadığımız konularda etik kavramı bize yol gösterici olacaktır.

İşin bir de saygı bölümü var. Adaya doğru adresi vermek, mülakata başlamadan önce adaya bir şeyler ikram edilmesini sağlamak, bazı kurumlarda farklı şehirlerden gelen adayların yol ücretini karşılamak, Zamanında mülakat başlamak, mülakatta cinsiyetçi, ayrımcı ifadelerde bulunmamak.

Bunlar “İdeal bir İnsan Kaynakları”nın uygulaması gereken tutumlardır. Buraya kadar sanırım hem fikiriz.

Bunların dışında bir teoriden bahsetmek istiyorum. Douglas McGregor – X ve Y Teorisi.  Teori X ve Teori Y olarak adlandırılan ikili yaklaşım, 1960’lı yıllarda Douglas McGregor tarafından MIT’nin yönetim okulu olan Sloan’da geliştirilmiştir (McGregor 1960). Teorinin amacı, çalışanların motivasyonu hakkında yöneticilerin nasıl düşündüğünü analiz etmektir.

Douglas kitabında birbiri ile zıt iki teori tanımlamıştır ve teorileri birbirinden ayılmak için birisine X diğerine de Y ismini vermiştir. Bu tanımlamaya göre teorilerin detayları aşağıda verilmiştir:

TEORİ X

Teori X yaklaşımında yöneticinin otoriter olması söz konusudur. Buna göre otoriter bir yönetici aşağıdaki davranışları sergiler:

  1. Sonuç odaklı yönetim ve proje tarihlerine ve bitirilen işlere odaklı yönetim
  2. Sinirli ve soğuk yönetim sergiler, örneğin çalışanlarına bağırabilir.
  3. Talepkar bir yönetim sergiler, çalışanlarından taleplerde bulunur.
  4. Projelere veya işe kendisi dahil olmayan bir yönetim sergiler.
  5. Tek yönlü iletişim sergiler (genelde emir vericidir ve çalışanın söylediklerinin hiç önemi yoktur, kendi söyledikleri önemlidir).
  6. Teşekkür etmeyi veya övmeyi sevmez.
  7. Çalışanların refahı veya morali hakkında umursamazdır.

Yukarıdaki bu otoriter yöneticinin bu şekilde davranmasını Teori X aşağıdaki çalışan algısına bağlar. Yani Bir yönetici yukarıdaki şekilde davranıyorsa, çalışanları için aşağıdaki şekilde düşünüyor demektir:

  1. Çalışanlar işlerini sevmezler
  2. Çalışanlar değişime açık değillerdir
  3. Çalışanların ufku açık değildir geleceği göremezler
  4. Çalışanlar sorumluluk taşımazlar, risk yöneticinin omuzlarındadır
  5. Çalışanlar yönetilmek ister, yönetmek istemezler.

İşte yukarıdaki sebeplerden dolayı yönetici kendisini çalışanları sürekli yönetmek, sıkı sıkıya kontrol etmek ve sürekli kontrol etmek zorunda hisseder ve Teori X’teki davranışları sergiler.

TEORİ Y

Teori X’ten türetilmiştir denilebilir. Tam olarak Teori X’in tersini bulmayı hedefler. Bu anlamda Teori X’teki herşeyin tersi düşünülerek Teori Y’ye erişilebilir.

Teori X’deki otoriter yönetici yerine Teori Y’deki yöneticiye “Aydınlanmış Yönetici” ismi verilebilir. Bu yöneticinin davranışları da aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

  1. Hayal gücü ve yaratıcılık ile yön veren
  2. Dar kafalı olmayan
  3. Gelişme ve büyümeye açık
  4. Arkadaş yanlısı bir ortamdan yana
  5. Kolay kabul eden ve katılımcı
  6. Merkezi olmayan, görevin ve sorumlulukların dağıtıldığı yönetimi benimseyen

Bu yöneticinin yukarıdaki davranışları sergilemesinin altında yatan temel sebep ise çalışanları için aşağıdaki şekilde sıralanacak bakışa sahip olmasıdır denilebilir:

  1. Çalışanlarda çalışma isteği ve azmi vardır
  2. Çalışanlar kendilerine yol çizebilir ve doğru seçimler yapabilir
  3. Çalışanlar kendilerini kontrol edebilir.
  4. Çalışanlar sorumluluk alabilirler
  5. Çalışanların hayal gücü vardır ve bunu işlerine uyarlayabilir
  6. Çalışanların yaratıcı yanları vardır

Yukarıdaki iki teorinin karşılaştırılması aşağıdaki şekilde yapılabilir; (**)

 

XY_Teorsisi

Kısa bir özet geçecek olursam teoriye göre X tipi çalışanlar kötü niyetli ve güvenilmez Y tipi çalışanlar ise iyi niyetli ve güvenilirlerdir..

Yaşam, iç içe geçmiş ilişkiler yumağıdır. Özel yaşam vardır, iş yaşamı vardır. Bir işkolik olarak belirtmek isterim ki; iş ve özel yaşam dengesini korunması, organizmanın (insanın) sürdürülebilirliği için bir zorunluluktur.  Aksi durumda enerji yitirilir, verimsiz çalışmaya başlanır. Hafta tatilleri ve yıllık izinler bu yüzden vardır. Haftalık çalışma süresi yasal 45 saat olan ülkemizde bizim gibi 60 saat çalışanların da dinlenme hakkı vardır 🙂 Çünkü bizler robot değiliz. Doğadaki en muhteşem canlılarız. Muhteşem olmamızın da bir bedeli var. O Bedel de duygularımız. Duygular bazen bizi başarının doruklarına ulaştırırken bazen de o doruklardan indirir. Bu sebeple iş ve özel yaşam birbirinden ayrılmaz bir parçadır. Özel yaşamınızda olan iş yaşamını, iş yaşamında şan özel yaşamınızı etkiler. Etkilemesi de doğaldır. Doğal olmayan şey ise bu etkileşimin tüm titreşimlerini iş veya özel bağlantı/arkadaşlarınıza yansıtmaktır.

Konunun çok dağıldığını düşünebilirsiniz ama emin olun yukarıdaki açıklamalara biraz sonra ihtiyacımız olacak.

Mülakatta adaylara özel sorular sorulmaması gerekiyor. İşle ilgili olmayan özel soruların buz eritici sorular dışında sorulmaması taraftarıyım. Bazı meslektaşlarımız konuyu o kadar çok abartıyor ki; onlara uyarsak adaya hiçbir şey sormamız gerekiyor.

Örneğin;

  • Adaya aracının markasını sorulmasın
  • Adaya ne zaman evleneceğini sorulmasın,
  • Adaya ne zaman çocuk sahibi olacağı sorulmasın,
  • Adaya borcunun olup olmadığı sorulmasın,
  • Adaya, nişan sürecinin ne zaman sona ereceği sorulmasın,
  • Vereceğimiz ücret belirli bu yüzden adaya, ne kadar ücret aldığını sorulmasın (Bu cümleyi gerçekten duydum)

Peki adaya ne soralım? Yolunuz nasıl geçti? Bu kadar mı? Kusura bakmayın ama bazı sorular özel yaşama girse bile sorulması gerekir, sorulur, sorulmalıdır.

Aşağıya bu soruları neden sorduğumuzun açıklamasını yukarıdaki teoriye göre yapmak istiyorum;

1- Aracınızın markası nedir?

a- Öncelik bu soru adayın heyecanını almak için kullandığımız buz eritici sorudur. Adayın heyecanını alır ve mülakatın spontane ilerlemesini sağlar.  Güven ilişkisi olduğu için aday bize daha fazla ve samimi bilgiler verir.

b- Akaryakıt giderleri malumunuzdur, km’de 1 TL yakan bir aracı kullanan adayın ücret beklentisi ile km’de 0,35 TL yakan bir aracı kullanan bir adayın ücret pazarlığı ve ücret beklentisi emin olun aynı olmayacaktır. Tecrübeyle sabittir.

c- Üst segment işe alım yapan meslektaşlarımız bilirler ki adayın kullandığı aracın marka ve modeli ile o pozisyona verdiğiniz aracın marka ve modeli arasındaki fark ne kadar açılırsa; adayın da pozisyonu kabule etme potansiyeli de o kadar açılır.

Sanırım basit bir sorudan iş ve pozisyonla ilgili adaydan birden fazla bilgi alabildiğimizi ve bu sorunun aslında iş yaşamını da kapsadığını anlatabilmişimdir.

2- Ne zaman evlenmeyi planlıyorsunuz?/Nişanlılık sürecinizi ne zaman tamamlamayı düşünüyorsunuz?

Bu soru kesinlikle sorulmamalı diyenlerin dayanak noktası adayın özel hayatı şirketi ilgilendirmezdir. Şimdi işin reeline inceleyecek olursak;

a- X Teorsine göre; Evlilik hazırlıklarında olan bir çalışanın izin alma frekansı bekar veya evli çalışanlara göre daha kısa olacaktır. Alışveriş, nikah işlemleri, prova, davetiye hazırlanması, evlilik izni  vs derken çok daha fazla izin alacaktır.

b- X Teorisine göre; Kadın çalışanlar evlendikten sonra işten tazminatlı çıkma hakkı da bulunuyor. Bir kapitalist olarak sormak istiyorum; sizi terk edecek bir çalışana neden yatırım yapıyorsunuz?

Unutmayın; Kurumu bu tür dolaylı zararlardan kurtarmak biz İK’cıların görevidir. Bu bizim için olması gereken bir koudur. Diğer adıyla varlık nedenimiz etik kodumuz. Şimdi kendiniz şu soruyu da sormanızı istiyorum. İşletmede bulunan çalışanların gelirlerini kurumun verimliliği etkiler. Bu tür soruları sormazsak iş yerinde nasıl verimli olabiliriz? Turnover ve giderlerimiz (işe alım, eğitim, dolaylı giderler, kırtasiye giderleri vb.) yüksek olmaz mı? Bu durumda çalışanlarımıza karşı etik ve adil davranmamış olmaz mıyız?

c- Tabi ki sorduğumuz soruya doğru yanıtı her zaman alamıyoruz. Yanıtın bir garantisi yok yalnız hiç sormamaktan iyidir. En azından biraz sondaj sorularla doğru bilgiye ulaşabiliriz.

d- İşin maliyet kısmından bahsederken ücret kısmına değinmemek olmaz. Yeni evli çiftlerin paraya ihtiyacı olduğu malumunuzdur. Gelecek dönem zam yapmamayı düşünen bir kurumda çalışıyor ve yeni evlenecek bir adayı işe alıyorsanız işten ayrılma/yeni tekliflere açık olma potansiyeli diğer çalışanalara göre daha fazladır.

e- Y Teorsinin mantığına göre; Yeni evli çiftlerin borçları olacağı içinde işlerine daha fazla bağlanabilirler.

f- Y Teorisinin mantığına göre; Düğün sırasında yönetimden ve ekip arkadaşlarından gördüğü ilgi, destek ve hediyeler sebebiyle kuruma aidieti daha fazla olur.

3- Ne zaman çocuk yapmayı planlıyorsunuz?

“Çok özel bir soru bu kesinlikle sorulmamalıdır” dediğinizi duyar gibiyim. Evet özel bir soru ancak yeni evli çiftlere muhakkak sorulması gereken bir soru.

a- X Teorisinin mantığına göre; Bazı adaylar hamile olduğunu bilerek işe giriyorlar. Ardından doktor raporunu önünüze koyup, günde 7,5 saatten fazla çalışmaması gerektiğini, doktor izinlerini, doğum izinlerini, süt izinlerini kullanmak istiyorlar. Çalışan deneme süresi içerisinde olsa bile hamle kaldığı için işten çıkarılması doğru bir davranış değildir. Bu gibi durumlarla karşılaşmamak için bu soru sorulmalıdır. Çünkü adayın/çalışanın özel yaşamı iş yaşamını etkiliyor. İnsandan uzak bir yaklaşım diye düşünebilirsiniz ama tecrübelerimle -herkesin değil- bazı aday/çalışanların hamilelik sürecinde kurumu sömürdüğünü gördüm.

b- Y Teorisinin mantığına göre; Madalyonun diğer yüzünde ise yeni çocuğu olan/olacak olan çalışanlar işlerine daha sıkı da sarılıp daha fazla da performans gösterebiliyor.

4- Herhangi bir yere borcunuz var mı?

Yasalarımıza göre SGK’lı bir çalışana icra takibi başlarsa ve icra müdürlüğünden resmi kesinti yazısı gelirse personel/yöneticinin çalıştığı kurum, çalışanın aylık Kazancı’nın %25’ni alacaklı tarafa ödenekle yükümlüdür. Ödenmemesi durumunda çalışanın kurumuna cezai yaptırımlar uygulanmaktadır. Açık söylemem gerekirse bu süreç devletin kurumlara yüklediği külfetten başka bir şey değil! Hangi İK’cıya sorarsanız sorun icralar tam bir zaman kaybıdır!

  • X teorisinin mantığına göre; İcraya düşmüş bir çalışan sorumsuz bir çalışan olabilir çünkü daha kendi borcuna sadık değildir. Bunun yanı sıra İnsan kaynaklarına Zaman maliyeti de olacağı için böyle bir çalışan işe alınmamalıdır.
  • Y Teorisinin mantığına göre; Herkes yaşamının belirli bir döneminde ekonomik krize düşebilir. Bu yüzden bu tür çalışanlara ayrım yapılmamalıdır. Yasa koyucunun üzerinden atmak için çıkardığı bir yasa yüzünden bu tür çalışanlar suçlanmamalıdır. Ayrıca borcu olduğu için de çalışan sadakatli çalışacaktır.

 

Buraya kadar yazdıklarımın çok kısa bir özetini geçmek isterim;

  1. İK Profesyonelleri etik kurallara uygun davranmalı ve karar almalıdırlar,
  2. X teorisine göre çalışanlar sürekli izlenmeli ve kuşkulanmalıdır,
  3. Y teorisine göre çalışanlara güvenmeli ve onları desteklemeliyiz,
  4. Bazen birey için iyi olan bir konu diğer çalışanlar içim iyi olmayabiliyor.

 

Şimdi mülakatta özel soruların sorulması mı gerekiyor yoksa sorulmaması mı gerekiyor konusuna dönmek istiyorum. Dünyada 6 milyar insan bulunmaktadır. 6 milyar ayrı yaşam, 6 milyar ayrı düşünce, 6 milyar yetenek 6 milyar risk…. İyi niyetliler bulunuyor, kötü niyetliler bulunuyor, iyi niyetli olup doğruyu söylemeyenler, kötü niyetli olup doğruyu söyleyenler de oluyor. Adayınızı yakından tanımadan adayın pozisyona uygun olup olmadığını Nasıl anlayabilirsiniz? Adayınıza soru sormadan adayınızı Nasıl yakından tanıyabilirsiniz?

Mülakatta adaya özel sorular elbette sorulmamalıdır ama özel sorunun sınırlarını çizmekte fayda bulunmaktadır. Özel bir gibi görünen bir konu; işi, performansı, örgütü ve raporlarınızı etkiliyorsa; bu konu özel değildir.

  • Örneğin adaya ne zaman evleneceğini sorabilirsiniz fakat neden İnanç/Ece ile evleneceğini soramazsınız?
  • Adaya eşi/ nişanlısı Ece/İnanç’ın ne iş yaptığını nerede çalıştığını sorabilirsiniz fakat Ece/İnanç’ın neden o meslekte neden x kurumunda çalıştığını soramazsınız. Çünkü adayınızın partneri size rakip bir şirkette çalışıyorsa; kurumunuzun bilgi güvenliğinde zafiyet olabilir. Fakat “Avrupa’da mülakatta bu tür sorular sorulmuyor. Biz de sormamalıyız” diye düşünebilirsiniz.

Değerli Profesyoneller;

Global ve Lokal kelimelerinin birleşiminden oluşan Glokilazasyon diye bir kavram bulunuyor.  Bu kavrama göre globalin iyi yönleri ile lokalin iyi yönleri mi birleştirip ürün/hizmet farklılığı sunabilirsiniz. İyi bir İnsan Kaynakları Profesyoneli, temelsiz katı kurallardan ziyade etik kurallara uygun bir şekilde çalışmalı ve kurumuna artı değer sağlamalıdır. Adayınızı tam olarak adayınızı tam olarak tanımadan doğru işe doğru insanı yerleştiremezsiniz. İşe alım, zor, keyifli, ciddi ve bir o kadar da profesyonel bir şekilde yapılması gereken bir İK fonksiyonudur.

Emre İnanç Karakaş
İnsan Kaynakları Danışmanı

 

Yazının orijinal linki: https://emreinanckarakas.wordpress.com/2017/12/26/mulakatta-ozel-sorular/

Kaynaklar

(*) https://www.nedir.com/etik

(**) http://mis.sadievrenseker.com/2014/09/teori-x-ve-teori-y-theory-x-and-theory-y/

Yanıtlayın / Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.