4 yıl sonra şirketim çalışanların olacak

561

Türkiye’nin en büyük lojistik şirketlerinden biri olan Ekol Lojistik’in kurucusu Ahmet Musul, şirketini ‘kimsesizleştirip’ sonsuza kadar yaşatma planı yaptı. 2020’de 55 yaşına geldiğinde şirketini çalışanlarına bırakacak olan işadamı, İznik’te ve Romanya’da muhtaç hayvanlar için bir doğal hayat parkı kuracak.

TÜRKİYE’de lojistik sektöründe yenilikçiliğiyle tanınan Ekol Lojistik’in sahibi Ahmet Musul, 2016 yılında yeni yatırımlara hız kesmeden devam ediyor. 2016 yılındı 750 milyon Euro ciro hedefleyen Musul, 2020 yılında 55 yaşındayken ise şirketini bırakmayı planlıyor. Lojistikte Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük şirketlerinden birini yaratan Musul, şirketinin yaşaması için de bugüne kadar pek rastlanmayan bir plan yapmış. Şirketini çalışanlarına bırakmayı planlayan Musul’un aslında amacı şirketini “kimsesizleştirmek”. 

Employer Brand Academy Türkçe Sertifika Programı

Ekol şirketini kârın 3’te birinin çalışanlarına pozisyonlarına göre dağıtılacağı geri kalanının da sermaye olarak kullanılacağı bir sisteme geçeceğini söyleyen Musul, 3 yıldır bunun hazırlıklarını sürdürüyormuş. Türk Ticari Kanunu’ndaki düzenlemeler izin vermediği için Hollanda’da bir Vakıf kurduğunu belirten Musul, “Evli ve çocuklu olsaydım farklı mı düşünürdüm bilmiyorum. Çünkü birçok şirket 2’inci 3’üncü nesli görmüyor. Hukukçulara çok danıştım. Türkiye’de bir şirket ancak kendisinin yüzde 10 hissesine sahip olabiliyor. Yaptığımız çalışmalar hayal ettiğim yapıyı ancak Hollanda’da bir vakıf kurarak gerçekleştirebileceğimizi gördük. Bunun hazırlıkları içindeyiz” diyor.  Hayvan ve doğa sever bir işadamı olan Musul, 55 yaşından sonra İznik’te ve Romanya’da Doğal Yaşam Parkı kuracağını da belirtiyor. Musul, sorularımızı şöyle yanıtladı:

İş yaşamında kısa bir deneyimden sonra kendi şirketinizi kurmuşsunuz…Türkiye’nin en büyük lojistik şirketlerinden biri olmayı hedeflemiş miydiniz?

Üniversite sırasında deneyim kazandım. Çalıştığım şirkette yapmak istediklerimi yapamayacağımı görünce ayrıldım. Sıfır sermayeyle 1990 yılında kurdum şirketimi. Müşteri odaklı yaklaşımla büyük fark yaratılacağını görmüştüm.  O dönemde firmalar nakliyeciler için çalışıyor gibiydi. Bizim farklılığımız müşteriye müşteri olduğunu hissettirmek oldu. 1994 yılında bir taşıma aracımı aldım. Adım adım büyüdük. 1995 yılında yurtdışına açıldık.

VİRAJI 2000’DE ALDIK

Her şirketin hikayesinde virajlar vardır. Siz nasıl aldınız virajı? Köklü birçok şirket geride kalırken siz nasıl atak yaptınız?

2000 yılında viraj aldık. Boyner Grubu ile çalışmaya başladık. 20 milyon Euro ciromuz vardı, bir o kadarlık daha yatırım yaptık. Lojistikte köklü aile şirketleri var ama onların çoğu yavaş hareket ediyor. Dünyada da lojistikte büyük değişim oldu. Bu değişime ayak uyduramayanlar yolda kaldı, bazı birleşmeler oldu. Bizim filomuz da katlanarak büyüdü. Canlı hayvan ve donmuş gıda dışında her şeyi taşıyoruz. Daha çok otomotiv ve tekstil sektörü, kimya, ilaç sektörlerine hizmet veriyoruz.

Sektörde genelde köklü aile şirketleri var. Siz ise bir girişimci olarak işe başladınız. Zorlukları, avantajları neler oldu?

Türkiye’de birinci kuşak ölmediği sürece genelde ikinci kuşağa pek yetki vermiyor. Sorumluluğu vermek istemiyorlar. Sektör çok hızlı değişti. Son 20 yılda bu alanda bazı devler birleşti çünkü değişime ayak uyduramayanlar elendi. Lojistikte uzmanlık alanları oluştu. Benimle birlikte kurulan birçok şirket en başarılı şirketler oldu. Yenilikleri takip etmek, hızlı karar almak avantajımız oldu.

BAŞBAKAN SEKTÖR İÇİN BÜYÜK AVANTAJ

Başbakan Yıldırım ulaştırma sektörünü en iyi bilenlerden.Sizin beklentileriniz nedir?

Başbakanımız Binali Yıdırım’ın ulaştırmanın alt yapısını çok iyi bilmesi çok büyük avantaj. En önemli yanı da bence demiryoluna önem veren biri olması. Yıllardır ihmal edilen bir konu bu. Özellikle taşımacılıkta mutlaka atılım yapmamız gereken bir nokta. Türkiye’nin rekabet etme gücü demiryolunu daha iyi kullanmaktan geçiyor. Türkiye’de yolcu alanında çok iyileştirme yapıldı, artık yük anlamında da iyileştirmelere ihtiyaç var. Bunlar da yapılmaya başlandı. Sorun diye sordunuz, Türkiye’de gümrüklü bir malı yerinden oynatırken harcadığımız zaman Avrupa ülkelerinden çok uzun. Avrupa’daki firmalar ihalelerde süreyi saat olarak koyuyor, oralarda 2-3 saat verilirken, bizler 48 saat veriyoruz. Bu verimlilik açısından çok geride olduğumuzu gösteriyor. Sektörde atılan güzel adımlar var, bürokrasi biraz önümüzü kesiyor, atılan adımların altının doldurulması lazım. Rotterdam’da 45 dakikada yapılan bir iş için Türkiye’de günlerce bekleniliyorsa Türkiye lojistik üs olamaz. Türkiye coğrafi konumuyla doğal bir köprü. Bu avantajını çok iyi değerlendirmeli. Lojistik çok önemli stratejik bir sektör. Türkiye’nin de avantajlarını iyi değerlendirmesi gerekiyor.

İRAN’A BÜYÜK İŞLE GİRECEĞİM

Toplam kaç ülkede faaliyettesiniz?

14 ülke. Bu yıl bu sayı artacak. Çekya deniliyor artık eski Çek Cumhuriyeti oraya giriyoruz. Ve planlarımızda İran da var. Doğu Avrupa ve AB ülkelerinin hepsinde varız. Adriyatik, Karadeniz ve Akdeniz’de her yerde olmayı hedefliyoruz. 2010 yılında Ukrayna’da ortaklık kurduk. Bu yıl da Bulgaristan, İran ve Çekya’da olacağız. 2020’te kadar Avrupa’daki ilk 10 şirket arasına girmeyi planlıyoruz. 2016 yılında Ro-Ro işimizle birlikte 750 milyon Euro ciro beklentimiz var. İran’a büyük bir iş ile giriyoruz. Unilever ile birlikteyiz. Orada büyük bir yatırım yapıyor Unilever. Orada hem taşımacılık hem de depolama hizmeti yapacağız. İran’ın süreç içinde çok iyi bir iş olacağına inanıyoruz.

2015 zor bir yıldı. 2016 da terör saldırıları, turizmin düşüşü ile başladı, darbe kalkışması oldu. Sizin İşleriniz etkilendi mi?

Etkilenmemesi mümkün değil. Ancak. Bizim uluslararası networkümüzde hitap ettiğimiz firmaların hepsi uluslararsı firmalar. Bu anlamda müşteri portföyümüz rahat. Biz Türkiye’de kaybettiğimiz ciro payını yurtdışındaki faaliyetlerimizi artırarak giderdik.

Bundan sonrası için beklentileriniz nedir?

Türkiye 15 Temmuz’dan sonra farklı bir ruh haline girdi. Birleşmiş, daha fazla paylaşan bir Türkiye atmosferi ileriye taşınırsa bu daha güzel şeylere yol açabilir. Yurtdışında yansımaları biraz soru işareti yaratıyor. Hükümet bu süreci iyi yönetirse, Rusya ile atılan adımlar gibi, Türkiye 15 Temmuz’dan önce düşünemediğimiz kadar daha iyi noktalara gelebilir.

Elif ERGU’nun Hürriyet Haberi. Orijinal haberi görmek için tıklayın.

Yanıtlayın / Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.